Cehaletin ikinci kısmı cehli mürekkeb’dir
Cehli mürekkeb demek, bir şeyi o şekilde biliyor ve o şekilde itikad ediyor ki, o şey gerçekde hiç de öyle değil. Felsefecilerin ve sapık fırkaların seriat’a muhalif inanış ve itikadları gibi. İnsanlar bu yönden dört kısma ayrılırlar:
1- Bilir, bildiğini de bilir. İşte bu âlimdir. Buna uyun!
2- Bir adam ki, bilir. Ve fakat bildiğini bilmez. Bu da uyuyor. Bunu uyandırın!
3- Bir adam ki, bilmiyor ve fakat bilmediğini biliyor. Buna öğretin!
4- Dördüncü bir adam da var ki, bilmiyor ve fakat bilmediğini de bilmiyor. Bu ahmak bir insandır. Bundan sakının!
İşte cehli mürekkeb dördüncü sıraya giren insandır. Yani bilmiyor ve fakat bilmediğini de bilmiyor. Bundan sakınmak gerek. Çünkü bu, cehli basitten daha şerli ve daha zararlıdır. Cehli basitte cehalet bir, bunda ise ikidir. Yani bu katmerli cahildir. Bunu uyarmak ve buna bir şey vermek çok zordur. Çünkü, bu çeşit cehalet müzmin bir hastalık gibidir ki, doktorları da yorar, tedavisi mümkün değildir. İsa Aleyhisselam’ın dediği gibi: ,,Ben anadan doğma gözsüzleri tedavi ettim, alaca hastalıkları iyileştirdim ve ölülerin dirilmesine biiznillah sebep oldum ama, katmerli cehalet hastalıkları beni yordu.”
Sebep ise, böyle katmerli bir cehalete sahip olan insan, bu şekildeki cehlini ilim ve kemal zanneder, dolayısıyla deva ve ilacını aramaz ve arama ihtiyacını asla duymaz. Siz onu uyardığınız ve tedavi için üzerine gittiğiniz zaman, o size bilgiçlik taslar ve size öğretmeye yeltenir. Neticede ona bir şey veremezsiniz ve bir şey kabul ettiremezsiniz. Örnek mi istiyorsunuz: Günümüzün particileri!.. Günümüzün dervişleri ve günümüzün yeni müctehidleri, bir kelime ile ucuz kahramanları!..
İşte böylelerine öğüt ve nasihat kâr etmez. Çünkü, katmerli bir cahildir. Bilmez, bilmediğini de bilmez. İki kat cahil, hastalığı iki kat! Öyle bir hastalığa yakalanmış ki, o hastalığın dehşet ve şiddetinden kendisinin hasta olduğundan bile haberi yok, kendisini sapasağlam zannediyor!.. Bilmiyor ve bilmediğini de bilmiyor. İşte İslam’da parti yoktur, İslam’da taviz yoktur, İslam’da uzlaşma yoktur, İslam’da hangi isim altında olursa olsun, İslamî olmayan sistemlerin yeri yoktur, dersiniz, kaynaklar gösterir, deliller getirirsiniz, misaller verirsiniz, yine de o ,,İlla da odunumun parası!..” der durur. Çünkü, adamda şuur yok, araştırma yok, izan ve insaf yok!.. Sadece bir şey var. Oda söz benim olsun!