BERÂAT KANDİLİ
Üç ayların ikincisi olan Şaban ayının on beşinci gecesidir. Berâat gecesinde, beşerin kader programı nev'inden bir İlâhî icraat yapıldığı için, bu gece Kadir gecesi kudsiyetindedir; ve bütün senenin bir çekirdeği hükmündedir.42 Bu gece mahlukatın bir sene içindeki rızıklarına, zengin veya fakir, aziz veya zelil olacaklarına, ihya veya imate edileceklerine, ecellerine ve hacıların adetlerine dair Allah tarafından meleklere malumat verileceği beyan olunmaktadır. 43
Beraet, "iki şey arasında ilişki olmaması; kişinin bir yükümlülükten kurtulması veya yükümlülüğünün bulunmaması" anlamına gelir. Sahih hadîslerin beyanına göre: Şaban ayının on beşinci gecesi tevbe eden mü'minler, Allah'ın afv ü mağfireti ile günahlarından ve dolayısıyla Cehennem'den berâat edecekler, kurtulacaklardır. Şaban'ın ortasındaki geceye Berâat isminin dışında; mâ'nen verimli, feyizli, bereketli ve kutsi bir gece olduğu için Mübarek Gece; iyi değerlendirildiği takdirde günahlardan arınma ve suçlardan temize çıkma imkânı taraf-ı İlâhî'den verildiği için Sâk (Berâat, Ferman, Kurtuluş Belgesi) Gecesi; Lutf u ihsanı aşkın, afv ü merhameti engin olan Allah'ın ikram ve iltifatlarına erişildiği için de Rahmet Gecesi de denilmiştir.44
Berâat gecesinin mübarekiyet ve hususiyeti hakkında sahih hadîs-i şerîflerden bir-ikisi şöyledir: "Allah Tealâ, Şaban ayının onbeşinci (Berâat) gecesinde -rahmetiyle- dünya semasına iner, orada tecelli eder ve Kelb Kabîlesi'nin koyunlarının tüyleri sayısından daha çok sayıda günahkârı affeder."45 Başka bir rivayete göre de Hz. Peygamber: "Şaban'ın ortasındaki (Berâat kandili) geceyi ibadetle ihya ediniz, gündüzünde de oruç tutunuz. Allah Tealâ o akşam güneşin batmasıyla dünya semasında tecelli eder ve fecir doğana kadar, 'Yok mu benden af isteyen, onu affedeyim. Yok mu benden rızık isteyen, ona rızık vereyim. Yok mu bir musibete uğrayan, ona afiyet vereyim. Yok mu şöyle, yok mu böyle!' der." buyurmuştur.46 Bir diğer hadîste ise, Berâat kandilinde yapılacak duaların geri çevrilmeyeceği müjdesi verilmiştir.47
Bir kısım âlimlerin, kıblenin Kudüs'teki Mescid-i Aksa'dan Mekke'deki Kabe-i Muazzama istikametine çevrilmesinin Hicret'in ikinci yılında Berâat gecesinde vuku bulduğunu kabul etmeleri de geceye ayrı bir önem kazandırmaktadır.
Bazı müfessirler "Biz Onu (Kur'ân'ı) kutlu bir gecede indirdik. Çünkü biz haktan yüz çevirenleri uyarırız. O öyle bir gecedir ki, her hikmetli iş, tarafımızdan bir emir ile o zaman yazılıp belirlenir."48 âyetinde belirtilen gecenin Berâat gecesi olduğunu söylemişlerdir. İslâm âlimlerinin çoğunluğuna göre ise bu gece Kadir gecesidir. Çünkü diğer âyetlerde Kur'ân'ın Ramazan ayında49 ve Kadir gecesinde50 indiği açıkça bildirilmektedir. Bu takdirde Kur'ân'ın tamamının Berâat gecesi Levh-i Mahfuz'dan dünya semasına indiği, Kadir gecesinde de görevli kâtipler tarafından istinsah edilip, âyetlerin Cebrail tarafından Efendimiz (sas)'e peyderpey indirilmeye başlandığı şeklinde bir yorum ortaya çıkmaktadır ki bazı müfessirler bu görüşü benimsemişlerdir.51
Bazı âlimlere göre: Berâat gecesi, emirlerin Levh-i Mahfuz'dan istinsahına başlanır, kâtip melekler bu geceden, gelecek seneye müsaadif ayın geceye kadar olacak olan vak'aları yazar ve bu işler, Kadir gecesi bitirilir. Rızıklarla alâkalı defter Mikail (as)'e; harpler, zelzeleler, saikalar, çöküntülerle ilgili defter Cebrail (as)'e; amellerle alakalı defter, dünya göğünün sahibi ve büyük melek olan İsrafil (as)'e; musibetlere ait nüsha da Azrail (as)'e teslim olunur.52 Rasûlulllah (sas): "Allah Tealâ tüm şeyleri Berâat gecesinde takdir eder. Kadir gecesi gelince de bu şeyleri sahiplerine teslim eder." buyurmuştur. Berâat gecesinde eceller ve rızıklar; Kadir gecesinde ise hayır, bereket ve selametle alâkalı işler takdir edilir. Kadir gecesinde sayesinde dinin güç-kuvvet bulduğu şeylerin takdir edildiği; Berâat gecesinde ise, o yıl ölecek olanların isimlerinin kaydedilip ölüm meleğinin teslim edildiği de söylenmiştir.53
İslâm kaynaklarında Berâat gecesinde beş hasletin varlığından bahsedilmektedir: 1- Her önemli işin bu gecede hikmetli bir şekilde ayrımı ve seçimi yapılır. 2- Bu gece yapılan ibadetin (kılınan namazların, okunan Kur'ân'ların, yapılan dua ve zikirlerin, tevbe ve istiğfarların), gündüzünde tutulan oruçların fazileti çok büyüktür. 3- İlâhî ihsan, feyiz ve bereketle dopdolu bir gecedir. 4- Mağfiret (bağışlanma) gecesidir. 5- Rasul-i Ekrem'e şefaat hakkının tamamı (şefaat-ı tamme) bu gece verilmiştir.54
Bu gece her tarafı kaplayan rahmet, merhamet ve lütuftan tevbe etmedikleri takdirde şu kimseler istifade edemezler: 1- Allah'a ortak koşanlar. 2- Kalpleri düşmanlık hisleriyle dolu olup insanlarla zıtlaşmaktan başka bir şey düşünmeyenler. 3- Müslümanların arasına fitne sokanlar. 4- Akraba bağını koparanlar. 5- Gurur ve kibir sebebiyle elbiselerini yerde sürüyenler. 6- Anne ve babalarına isyanda devam edenler. 7- Devamlı içki içenler.55
Hz. Peygamber'in Şaban ayına ve özellikle bu ayın içindeki Berâat gecesine ayrı bir önem vererek onu ihya ettiğine dair diğer rivayetleri göz önüne alan çoğu âlimler bu geceyi namaz kılarak, Kur'ân okuyarak ve dua ederek geçirmenin çok büyük sevaba vesile olacağını söylemişlerdir. Berâat gecesi kılınacak namaza Salâtü'l-Hayr/Hayır Namazı denilmiştir. Bu namaz bir çok rivayete göre yüz rek'attir. Her rek'atinde fatiha suresinden sonra on (veya on bir) kere ihlas suresi okunur.56 Bir rivayet göre ise on rek'attir; ve her rek'atinde fatiha'dan sonra yüz İhlas suresi okunur.57
Bediüzzaman Hazretleri talebelerine yazdığı bir Berâat Kandili tebriğinde bu gecenin değeri ve değerlendirilmesi ile alâkalı şöyle demektedir: "Elli senelik bir manevî ibadet ömrünü ehl-i imânâ kazandıran Leyle-i Berâatınızı ruh u canımızla tebrik ederiz."58 "Bu gelen gece olan Leyle-i Berâat [Berâat Gecesi], bütün senede bir kudsî çekirdek hükmünde ve mukadderat-ı beşeriyenin [insanlığın kaderinin] programı nev'inden olması cihetiyle, Leyle-i Kadrin kudsiyetindedir. Herbir hasenenin [salih amelin] Leyle-i Kadir'de otuzbin olduğu gibi; bu Leyle-i Berâat'ta herbir amel-i sâlihin ve herbir harf-i Kur'ân'ın sevabı yirmibine çıkar. Sair vakitte on ise, Şuhur-u Selâsede [Üç aylar] yüze ve bine çıkar. Ve bu kudsî leyâlî-i meşhûrede [meşhur geceler], onbinler, yirmibin veya otuzbinlere çıkar. Bu geceler, elli senelik bir ibadet hükmüne geçebilir. Onun için elden geldiği kadar Kur'ân'la ve istiğfar ve salavatla meşgul olmak büyük bir kârdır.59